Yaklaşık 5 yıldır Silivrikapı Mahallesi’ndeki Sitte-i Hatun Mescidi’nde misyon yapan 49 yaşındaki 3 çocuk babası Metin Eren, mescitte kalan vaktini kıymetlendirmek için hobi olarak sanat öğrenme arayışına girdi.
Tespih imaliyle ilgili makaleler okuduktan sonra bu işe gönül veren Eren, tespih imalinin inceliklerini öğrendi.
Bu işte ustalaşan Eren, misyonundan arta kalan vakitlerde caminin bitişiğindeki 10 metrekarelik atölyesinde damla kehribar, kuka, narçıl, katalin ve ahşap üzere eserleri el emeğiyle işleyerek tespihe dönüştürüyor.
Aynı vakitte caminin tadilat ve boya üzere işlerini de yapan Eren’in ürettiği koleksiyonluk tespihler, sevenlerinin ilgisini çekiyor.
“Sabır gerektiren bir iş”
Kendisini tespih imaline götüren süreci AA muhabirine anlatan Metin Eren, tespihin, Allah’ın zikredildiği bir alet olduğunu söyledi.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ı anmakla ilgili övgü dolu ayetlerin bulunduğunu vurgulayan Eren, tespihin öteki kültürlerde de olduğunu lakin tam halini İslamiyet’le aldığını belirtti.
Eren, tespihin ruhsal açıdan insanı rahatlattığına dair makalelerin bulunduğunu söz ederek, tespihin tıpkı vakitte Türklerin aksesuarlarından olduğunu lisana getirdi.
Okuduğu bir makalede yer alan, “tespihi evvel sağ elinle sol elinin avucunun içine yatırıp, aşağı hakikat sağ elinle seveceksin” ifadenin tespihe ilgisini daha da artırdığına dikkati çeken Eren, “İnsanlar tespihe bu kadar paha veriyorsa bu sanatı yapmam lazım dedim. O süreçten sonra tanıdığım bir arkadaşımın yanında yaklaşık bir sene eğitim aldım. Ustam dediğim Dede Emrah üzere birkaç ustamın da yanına giderek 7 yıldır tespih sanatıyla meşgul olmaya çalışıyorum.” diye konuştu.
Eren, tespih üretiminin sabrı öğrettiğini kaydederek, “Çünkü çok meşakkatli, ince işli, iğneyle kuyu kazar üzere. Tespih adedini delmek için 20-30 kere matkap ucunu sokup çıkardığımız ve içinde iz bırakmamaya çalıştığımız bir süreç. Yalnızca habbenin imali değil imamenin üretimi da her tarafıyla sabır gerektiren bir iş. Münasebetiyle sabrı öğrettiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Tespihlerimizi kıymet biçenler için değil bilenler için yapıyoruz”
Tespih imalinde kullanılan materyallere değinen Metin Eren, bunların sentetik, doğal ve fosil gereçler olmak üzere üç kısma ayrıldığını, damla kehribar çeşidinin milyonlarca yıl toprak ve suyun altında kalmış çam reçinesinden meydana geldiğini aktardı.
Eren, katalin, sıkma ve damla kehribar, demir ağacı, öd ağacı, kuka ve narçıl üzere gereçlerden tespih yaptığını anlattı.
Herhangi bir ahşabı ya da bir malzemeyi Allah’ın zikredildiği bir sanat yapıtına dönüştürdüklerine dikkati çeken Eren, şunları söyledi:
“Bir pelesenk tespih yapmıştım. Hiç unutmam, tespihi bitirdikten sonra akşam konuta gittim, elime aldım ve koklaya koklaya uyudum. Tespihi elimden bırakamadım. Bu çok hoş his. Sıradan bir ahşabı yahut malzemeyi sanat yapıtına dönüştürüyorsunuz. Bu güçlü bir süreç olmasına ve çok incelikli bir personellik gerektirmesine karşın neticeyi gördüğünüz vakit, bir sanatkar sıradan malzemeyi sanata dönüştürürken ne hisler hissediyorsa biz de birebirini tadıyoruz. İşin, bir de bizim mesleğimize uygun tarafı var. Yani Allah’ı zikrettiğimiz bir nesne ortaya koyuyoruz. Bu da bize çok büyük memnunluk veriyor.”
Eren, en sıkıntı tespih imalinin Osmanlı sıkma ve damla kehribar gereçlerinden elde edildiğini kaydederek, bu eserler ender bulunduğu için yanılgı hissesinin olmadığını vurguladı.
Türüne nazaran bir tespihi 3 ila 10 günde yaptığını anlatan Eren, “Tespihsever beşerler var. Herkesin bir tutkusu var. Tespih seven koleksiyonerler de bunların taliplisi oluyor. Onların talebi üzerine tespihlerimizi üretiyor ve beğenilerine sunuyoruz. Tespihin imal sürecinde kuyumcu hassasiyetiyle çalışıyor ve çok dikkat gerektiren materyalleri işliyoruz. Adeta iğneyle kuyu kazar üzere çalışıyoruz. Tespihlerimizi paha biçenler değil bedel bilenler için yapıyoruz.” sözlerini kullandı.
“İmamlık benim için çok kutsal bir meslek”
Metin Eren, asıl misyonunun imamlık olduğuna dikkati çekerek, “İkinci sırada tespih ve kızım Hatice Betül geliyor. İkisiyle meşgul olmayı çok seviyorum lakin benim için olmazsa olmaz imamlıktır. Zira Peygamber mesleğidir, onun yerine hiçbir şeyi koyamam. İmamlık benim için çok kutsal bir meslek. Bana ne teklif ederlerse etsinler imamlıktan vazgeçmem. Allah bana onu nasip etti.” diye konuştu.
El sanatlarıyla meşgul olanlar için Kültür ve Turizm Bakanlığının imtihan açtığını lisana getiren Eren, “Kim neyle meşgul oluyorsa sanatıyla alakalı üretim kademesini gösteren bir belgeselle birlikte Ankara’da imtihan yapılıyor. Ben de birkaç sene evvel bu imtihana girerek, yaptığım tespihleri götürdüm. Kuruldakiler sanatıma dair yaptıklarımı görüp bu payeyi bize takdir ettiler. Birebir vakitte Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Sanatçılığımız da var.” diye konuştu.
Eren, tespih üretimini mahalledeki gençlere dini bilgiler, hoş ahlak ve vatan sevgisiyle harmanlayarak öğretmek istediğini kelamlarına ekledi.
KAYNAK: AA
02:00
News
Genel
Genel
Genel
Genel
Genel
Genel
